22 January 2013

Neler Oluyor?


(Bu yazıyı nerede yayımladığımı hatırlamıyorum).

25 Temmuz, 2008

ABD bankalarının verdikleri krediler karşılığında aldıkları ipoteklerin nakde çevrilme oranı iki yıldır sürekli artıyor. Nisan-Haziran çeyreğinde bu oran bir önceki üç aya göre %14 arttı. Bankaların satışa çıkardığı gayrımenkullerin sayısı geçen yıla göre %121 artarak 740.000’e yükseldi. Türkiye’de emlak piyasası durdu. Geçen yıl peşin 600.000 avroya satılan bir apartman dairesini bugün 600.000 dolara hem de 36 ay taksitle almak mümkün; hem de banka kredisi değil yapsatçının verdiği krediyi kullanarak. İnşaat sektörü daralıyor; inşaat sektörüne iş yapan sektörler daralıyor.

Neden? Neler oluyor?

Birçok cevap var, ama bir tanesinin üstünde daha fazla durmak gerekiyor.

2001 krizinden yara bere içinde kurtulan bankalar kurtarıcı olarak bireysel krediyi buldular. Çok sayıda bireysel tüketicinin davranışlarının tahmin edilebilirliği üzerine kurulan istatistik modelleri kullanarak (veya kullandıklarını sanarak) batak oranı yüksek olsa bile bireysel kredilerden elde edilen kazançların kredilerin batması sonucu ortaya çıkan zararı fazlasıyla telafi edebileceğini keşfettiler. Fahiş faiz oranları ve hesaplama hileleri, kredi kartı borçlularını, nakit avans çekme gafletine düşenleri çarptı. Yuvalar yıkıldı, insanlar utançlarından intihar ettiler, bazıları kendilerinden sonra borçlarını ödeyemeyeceklerini bildikleri eşlerini ve çocuklarını da öldürerek intihar etti.

Bireysel krediler giderek büyüdü. Bankaların kredi portföyü içinde en yüksek paya sahip oldu. Geleneksek olarak en yüksek paya sahip olan toptan ve perakende ticaret ve tekstil sektörü kredilerini kat kat aştı. Toplam krediler içindeki payı %24’i geçti.

Bütün kredilerde olduğu gibi bireysel kredilerde de batak krediler vardı. Geçen yıl Ekim ayına kadar bireysel kredilerin yaklaşık %1,3’ü batıyordu. Bu oran çok kârlı bir işin göstergesiydi. Ama ne olduysa Ekim ayında oldu. Batan bireysel kredilerin toplam bireysel kredilere oranı birden sıçradı; önce %2,73 oldu, sonra Nisan-Mayıs 2008’de %3,48’e kadar yükseldi. Gecikme faizlerinin hesaplama biçiminde yapılan yasal değişiklikler ve gecikme faizi oranlarına getirilen sınırlamalar bu batak oranıyla birleşince iş yavaş yavaş daha az kârlı olmaya başladı. Gerçek şu ki, 2001 krizinden önce uzun yıllar ortalama %10 dolayında bir batak kredi oranıyla çalışan bankalar için bireysel krediler hâlâ kârlı bir iş alanı. Ama işin bir de başka bir yönü var...

Aşağıdaki grafik bireysel kredilerin toplam krediler içindeki payını (mavi çizgi) ve batan bireysel kredilerin toplam batan krediler içindeki payını gösteriyor (kırmızı çizgi).


Mavi çizgi geçen yıl başından bu yana bireysel kredilerin toplam krediler içindeki payının çok az arttığını gösteriyor. Bu artış %20’den %24’e olmuş. Ama, kırmızı çizginin gösterdiğine göre batan bireysel kredilerin toplam batan krediler içindeki payı çok hızla artmış: %8’den neredeyse %30’a çıkmış. Bunun anlamı şu: Kredilerin batma hızı, kredilerin artış hızından yüksek. Bankalar bireysel kredilerdeki batma oranının hâlâ önemli riskler yaratmadığını söylüyorlar, giderek daha yarım ağızla söylüyorlar.

Batma oranı en az olan bireysel kredi türü konut kredileri. Toplam konut kredileri içinde batan kredilerin oranı ortalama %0,4 dolayında olmuş. Son verilerin yayımlandığı Mayıs ayında bu oran birdenbire %0,7’ye yükselmiş. Hâlâ çok düşük bir oran ama büyük bir sıçrama göstermiş. Toplam batan krediler içindeki payı ise %1,8’den %2,5’e çıkmış. Çok kaygı verici bir gelişme.

2001 krizinden sonra sokaklar cins kedi ve köpeklerle dolmuştu. Yaşamayı başaranları sokaklarda dolaşmaya devam ediyor. 200 yılının aldatıcı ekonomik koşulları, herkesi yaşam düzeyinin birdenbire yükseldiğine ikna etmiş ve özellikle beyaz yakalılar cins cins, çok güzel, çok şirin kedi ve köpekler satın almıştı. Kriz gelip işsiz kalınınca veya gelir düzeyi beklenmedik ölçüde düşünce bu zavallı hayvanları bakmak ağır bir külfet haline gelmiş, onlar da sokağa salınıvermişti. Bu kez durum daha ciddi. Sokağa salınıverilenler kedi veya köpekler olmayacak gibi görünüyor.

No comments:

Post a Comment