23 April 2013

soL'cular Neden Linux Kullanmalı


(soL, Nisan 2013)

Özgür yazılım hareketinin en parlak örneklerinden biri olan Linux işletim sisteminin bazı özelliklerinden hareketle soL okurlarının neden linux kullanmaları gerektiği konusundaki düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

Bilimkurgu meraklılarının özellikle Cryptonomicon ile hatırlayacakları Neal Stephenson'ın 1999 yılında yazdığı “In the Beginning was the Command Line” başlıklı uzun makalesinde kullandığı bir benzetmeyle başlayacağım. Stephenson bu makalede işletim sistemlerini karşılaştırıyor; Windows ve OS X gibi paralı sistemlerin uzun vadede yerlerini bedava dağıtılan özgür yazılım temelli sistemlere bırakacağı kehanetinde bulunuyor. Bu kehanet şimdilik doğru çıkmadı. Dahası, makaleyi yazdığı sıralarda bir Linux dağıtımı (Debian) kullanırken, 2004 yılında OS X kullanmaya başladı. Stephenson'un öngörüsünün gerçekleşmemesi ve özgür yazılım kullanmaktan vazgeçmesi makalesinin değerini azaltmıyor.

Stephenson işletim sistemlerini taşıma araçlarına benzetiyor ve kişisel bilgisayar sahiplerinin 1999'da kullanabilecekleri dört işletim sistemini karşılaştırıyor: Windows, Mac bilgisayarlarının o zamanlar kullandığı OS 9, Linux ve BeOS. Bu sonuncu sistem, ne yazık ki, uzun ömürlü olamadı. Teknolojik ve estetik olarak Windows ve OS 9'dan çok daha ileride olan BeOS, kullanıcıları çekmeye yetecek kadar çok sayıda uygulama programlarına sahip olmadığı için kayboldu, gitti1.

Bir dörtyol ağzında dört otomobil galerisi düşünmemizi istiyor Stephenson. Bu galerilerden en büyüğü ve şaşaalı olanı, yıllar önce bisiklet (MS-DOS) satarak işe başlamış; daha sonra komşu galeri olan Apple'ın göze çok güzel görünen motosikletler satmasının yarattığı rekabet ortamının sıkıştırmasıyla bisikletlerini moped (Windows 2.0, 3.1 ve 3.11) biçimine dönüştürmüş, sonunda da devasa steyşın otomobiller (Windows 95, ve NT) satmaya yönelen Microsoft. Bu lenduha steyşınlar yağ sızdırıyor, motorları böcek yuvası, sık sık bozuluyor ve yolun ortasında kalıyorlar ama otomobil meraklıları tarafından çok tutuluyor.

Yolun karşısında, yavaş yavaş dükkanı kapatma noktasına doğru ilerleyen BeOS galerisinin yanında, Linux galerisi var. Bir işyerinden çok panayıra benzeyen bu galeride uzay çağı malzemeleri kullanılarak üretilen, son derece sağlam, en ileri teknolojik gelişmeleri içeren tanklar satılıyor. Bu tanklar o denli sağlam ki hiç bozulmuyorlar; çok az yakıtla çok yol yapıyorlar; en dar ve virajlı yollarda bile bir yarış arabası gibi kullanılabiliyorlar. Dahası, bu tanklar, o panayır yeri hengamesinde, binlerce kişinin işbirliğiyle hemen oracıkta başdöndürücü bir hızla üretiliyor; üretilen tanklarda küçücük bir sorun olduğu keşfedilirse sorun anında gideriliyor. Galerinin park yerinde sonsuz sayıda tank, anahtarları üzerinde bekliyor. Bedava. İsteyen herkes tanka girip kontak anahtarını çevirdikten sonra o devasa motorun bir kedi mırıldanmasını andıran sesini bile duymadan yola koyulabiliyor. Galeridekiler tank için herhangi bir bedel talep etmedikleri gibi diğer galerilerde satılan araçlarla birlikte alındığı zaman dünyanın parasına malolan birçok opsiyonu da bedava veriyorlar.

Dörtyol ağzına otomobil beğenmek için gelenlerin büyük bir çoğunluğu (2012 verilerine göre %92'si) doğrudan doğruya steyşın satan galeriye yöneliyor. Tanklarını parasız dağıtan Linux galerisinin müşterileri ise toplamın sadece %1,5'i dolayında. Galerinin iflas etmemesinin nedeni ise basit: Galeride çalışan insanlar işlerini gönüllülük esasına göre yapıyorlar ve herhangi bir ücret talep etmiyorlar. Tankların üretilmesi, iyileştirilmesi, yeni teknolojik gelişmelerle uyumlu hale getirilmesi, yeni tasarımlar, daha iyi çalışacak parçaların tasarlanması ve üretilmesi hep gönüllü olarak yapılıyor.

Gönüllüler, dörtyol ağzına gelir gelmez steyşın galerisine yönelenleri ellerindeki megafonlarla Linux galerisine davet etmeye çalışıyorlar ama steyşın galerisinden yayılan yüksek hacımlı çirkin müzik yüzünden seslerini pek duyuramıyorlar. Hasbelkader Linux galerisinin önünden geçen bir otomobil meraklısı ile gönüllüler arasında sık sık (günümüz koşullarına uydurduğum) şöyle bir konuşma geçiyor:

Gönüllü – Paranızı israf etmeyin, tanklarımız bedava. Steyşından çok daha hızlı giderler ve her türlü arazide kullanılabilirler; bin kilometrede yarım litre yakıt tüketirler; bozulmazlar. Dünyadaki en hızlı 500 araçtan 450 tanesi bizim tanklar. Steyşınlardan sadece 6 tanesi bu 500 araç arasına girebiliyor.

Müşteri – Doğru söylediğinizi biliyorum ama ben bir tankın bakımı nasıl yapılır bilmiyorum.

Gönüllü – İyi de, steyşın bakımı yapmayı biliyor musun?

Müşteri – Hayır bilmiyorum, ama steyşın bozulunca işimden izin alıp servis istasyonuna götürüyorum, bir hafta araçsız kalıyorum, sonra işimden tekrar izin alıyorum, faturamı ödeyince aracı bakımı yapılmış olarak teslim ediyorlar.

Gönüllü – Bak, bizim tanklar bozulmaz, bakım da gerektirmez. Herhangi bir sorunla karşılaşırsan biz gönüllü servis elemanlarımızı evine kadar gönderiyoruz, sen yatağında uyurken sorunu gideriyorlar; hem beş kuruş para istemiyoruz.

Müşteri – Ama herkes steyşın alıyor.

Stephenson'un makalesinin yazıldığından bu yana 14 yıl geçti ama Linux gönüllüleri ile işletim sistemi müşterileri arasındaki konuşma çok değişmedi. Değişmeyen şeylerden birisi de, Linux yedek parça deposundan bedelsiz olarak edinebilinen bir parçanın dünyadaki tüm web sunucularının %65'inde kullanılması.

Günümüzde, Windows işletim sisteminin masaüstü bilgisayarlarda bu kadar yaygın olmasının nedeni satılan her bilgisayarda zaten yüklenmiş olarak gelmesi. Aynı teknik özelliklere sahip bir bilgisayarı Windows yüklü olmadan yaklaşık %25 daha ucuza almak mümkün. İçinde işletim sistemi olmayan böyle bir bilgisayar alıp Linux kurmak zor değil. Kabul etmek gerekir ki, bundan 10-15 yıl önce böyle bir işe girişseydiniz epey başınız ağrırdı. Linux kurduktan sonra, siyah bir ekranda sürekli yanıp sönen bir imleçten ibaret olan komut satırı arayüzü ile çalışmak yerine Windows gibi grafik bir arayüz kullanmak istediğiniz zaman büyükçe bir metin dosyasını düzenlemeniz, ekranınızın birçok özelliğini o metin dosyasına doğru olarak işlemeniz ve sık sık “Eğer bu değerler doğru değilse ekranınız çalışmayabilir hattâ yanabilir” uyarısıyla karşılaşarak korkulu bir rüya görüyormuşçasına kan ter içinde kalmanız pekâlâ mümkündü.

Şimdi öyle değil; Linux kurulumu bilgisayarınızın tüm teknik özelliklerini keşfediyor ve size isterseniz Windows veya Mac OSX benzeri isterseniz bunlardan çok farklı grafik arayüzler kullanma imkanı veriyor. Linux kullanıcılarının büyük çoğunluğu, belki de eskiden kalma Windows alışkanlıklarıyla KDE veya Gnome arayüzlerini kullanıyor. Halbuki, Linux için yaratılmış veya Linux için Unix'ten türetilmiş birçok grafik arayüz var ve bunları kullanmak bu işletim sisteminin gerçek tadına varmanızı sağlıyor. (Ben Linux makinalarımda WindowMaker ve eskiden büyük Unix bilgisayarlarının grafik arayüzü olan CDE kullanıyorum).

Sadece soL'cular için değil tüm bilgisayar kullanıcıları için geçerli olan bir gerçek var: Linux teknolojik olarak gerek masaüstü gerek dizüstü bilgisayarlarda Windows'dan çok daha sağlam bir işletim sistemi. Eğer çökertmek için özel çaba harcamazsanız çökmesi neredeyse imkansız; sürücü uyuşmazlığı veya başka nedenlerle sık sık görmeye alıştığınız mavi ölüm ekranı Linux'ta yok; yazılım güncellemelerinizi onaylı yazılım “depoları”nı kullanarak yaparsanız virüs bulaşması yok; güvenlik açıkları anında keşfediliyor ve kapatılıyor. Herşey bedava, kullanmayı düşündüğünüz herhangi bir yazılım için kimse sizden bir bedel talep etmiyor. (Bilmeyenleriniz için ekleyeyim, birçoğunuzun akıllı telefonlarında kullanılan Android işletim sistemi de aslında Linux).


Ama, soL'cuları asıl ilgilendirmesi gereken özelliği ise, kolektif bir çabanın ürünü olması ve kâr amacıyla üretilmemesi. Yalnız bu bile bence Linux kullanmak için yeterli bir neden.

1BeOS'un son sürümü olan 5.0 üzerine kurulmaya çalışılan ve İnternet'ten bedava indirebileceğiniz Haiku'yu denemenizi öneririm. Pentium II işlemcili makinelerde bile çalışan Haiku şu sıralarda hâlâ alfa aşamasında.