22 January 2013

Fiktif Sermaye ve Bear Stearns’ün Çöküşü

18 Mart 2008, Salı
http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=29408

Başbakan Erdoğan "demokrasi ile ekonomi at başı" diyerek dün İMKB'de yaşanan çöküntüyü kapatma davası ile bağlantılandırdı. ABD başta olmak kapitalizmin kalelerinde bir türlü söndürülemeyen yangınla doğrudan bağlantılı olan bu durum yokmuş gibi davranmayı tercih eden AKP iktidarının şimdi de kapatma davasına sarılacağı anlaşılıyor. Sinan Korkut, dünyadaki çöküşü derinleştiren Bear Stearns'ün batışını değerlendirdi.



ABD'nin üçüncü en büyük sermaye piyasası kuruluşu olan Bear Stearns (BS) battı. Son üç yılda iki kez "En Çok Hayranlık Duyulan Şirket" seçilen, mali sermaye operasyonlarının yoğunlaştığı 11 ülkede 15 bin 500 çalışanı olan BS gümbürdedi, gitti. Daha bir yıl önce, 25 Nisan 2007'de, bir hisse değeri 159,36 dolar ve toplam piyasa değeri yaklaşık 19 milyar dolar idi. Bir başka büyük yatırım ve sermaye piyasası şirketi olan J.P.Morgan Chase (JPM), BS'in hisselerini hisse başına 2 dolara eşit gelen bir hisse senedi takası ile toplam 236 milyon dolara satın almak istediğini açıkladı. (BS'nin sadece New York Manhattan'daki merkez binasının değerinin 1,5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor). JPM'nin teklifi Haziran ayı sonundaki genel kurul toplantısında karara bağlanacak.

Mali çevrelerce "zehirli atık" diye nitelenen düşük kaliteli tutsat kredileri ile başı belaya giren BS, bankaların kredilerini kesmesiyle nakde sıkıştı ve 14 Mart Cuma günü başlayan bir operasyonla Amerikan Merkez Bankası FED, hafta sonu tatilinde şimdiye dek eşi görülmemiş bir mekanizmayı harekete geçirerek BS'in en büyük rakiplerinden birisi olan JPM'ye, BS'i kurtarmak üzere kredi açtı. Daha sonra "kurtarma"nın satın alma olduğu anlaşıldı.

Kapitalizmin kalelerinde şimdi sorulan soru şu: Sırada kim var? Citigroup mu? Lehman Brothers mı? Üniversiteden yeni mezun olmuş gençlerin nerdeyse boğaz tokluğuna çalışmayı kabul edecekleri; çalışanlarının 1-2 yıllık bir deneyim kazandıktan sonra diğer finansal kurumlara çok çekici ücret+prim paketleriyle transfer edildikleri bu finansal devlere ne oluyor?

Görünürdeki neden, çok düşük kaliteli tutsat kredilerinin ödenmemeye başlamasıyla oluşan zararların yarattığı bilanço etkileri ve buna bağlı olarak dalga dalga yayılan güvensizlik duygusu. Bu çözülmeyi durdurmak için bir taraftan FED diğer taraftan Bush yönetiminin arka arkaya açıkladığı önlem paketleri pek işe yaramış görünmüyor. Acaba bu görünürdeki nedenin arkasında daha köklü, daha güçlü bir neden mi var? Evet, var.

Bu neden, Marksistlerin fiktif, hayalî sermaye dedikleri, yani meta biçiminde elde edilebilecek değerin çok üstünde değer taşıyan kredi, borç senedi, hisse senedi gibi parasal sermayedir. Marx kapitalist sistemi incelerken, döneminin özellikleriyle sınırlı olarak, fiktif sermayenin sadece kredi sistemi ve şirket hisseleriyle ilgili olan yönlerini incelemişti. O'nun zamanında basit bir kredi işleminin ancak sınırlı sayıda kimsenin anlayabileceği "türev" ürünlere dönüştürülme teknikleri daha yoktu. Buna rağmen bankaların kredi mekanizmasının ve şirketlerin hisse senedi çıkarmalarının sonuçlarını görebiliyordu. Borç alanla borç veren arasındaki ilişkinin sadece parasal sermayenin el değiştirmesi değil, parasal sermaye üzerinde hak sahibi olunduğunu gösteren ve yasalar tarafından korunan bir kâğıt parçası aracılığıyla, el değiştiren paranın tutarından çok daha büyük hacimlere varan bir işlemler dizisinin kapitalizmi nasıl değiştirdiğini anlıyordu.
Daha kolay anlaşılır ve günümüzden bir örnek vermek gerekirse, şirketlerin borsada alınıp satılan hisse senetleri ile o şirketlerin üretken sermayeleri arasındaki değer ilişkisinin tümüyle kopmasını gösterebiliriz. Hisse senetlerinin borsada oluşan fiyatları o hisselerin, şirketin üretkenliğinden ve dolayısıyla kârlı olup olmamasından bağımsız olarak, sadece daha ileri bir tarihte hangi fiyata satılabileceği beklentileri üzerine kurulduğu zaman üretken sermaye ile bu sermaye üzerinde hak sahibi olunduğunu gösteren belgeler arasında hiçbir ilişki kalmaz. Hisselerin her geçen gün daha yüksek fiyata satılabileceği beklentisi devam ettiği sürece sorun yoktur. Ama bu beklentinin kırıldığı bir güvensizlik ortamının ortaya çıkması, her şeyin altüst olacağı bir dönemim başlangıcını oluşturur. Böyle bir ortamda fiktif sermayenin ancak küçük bir bölümü kullanım değerine dönüştürülebilir, geriye kalan çok büyük bölümü ise "buhar" olup uçar gider; geçtiğimiz Şubat ayının sonunda 87 dolara satın alınan bir adet BS hisse senedinin 85 dolarının bugün uçup gitmesi gibi.

Fiktif sermayenin yaygınlaşıp genişlemesi kapitalizmin gelişmesi için gerekli bir koşuldur. Geleceğe güven duygusunun artması, fiktif sermayenin de artmasına yol açar. Marx'ın yaşadığı döneme kıyasla, günümüzün finansal teknikleri bu yaygınlaşma ve genişlemeyi akıl almaz boyutlara taşıdı. O kadar ki, en gelişmiş matematik ve istatistik araçlar bile bazı fiktif sermaye araçlarının onları satın alanlar için yarattığı riskleri ölçemez oldular. BS'nin ve onun yanısıra bugün batma sınırlarına yaklaşmış olan o devasa bankaların başlarını derde sokan faktör de işte bu riski ölçülemez hale gelen, ama güven ortamı sürdükçe genişleyen ve yaygınlaşan tutsat kredileri oldu.

No comments:

Post a Comment